Bu başlık şeysini hep yazmak zorunda mıyız? Hayır başlıklarda pek iyi değilim de..

      Evet bu blogu ele geçirdim. Yazmak istiyorum. İlhamımı Wattpad de okuduğum bir kaç hikayeden almış olabilirim. Buraları o kadar çok kimsenin okumadığına inanıyorum. Çünkü bizde okumak hastalıkmış gibi geliyor. Bilgi edinmek için bile adam akıllı okumuyoruz. Zahmet edip bu yazıyı okuyacak çok kimse yok. O yüzden rahatça yazıyorum. Sonuçta burası defter arkası bi blog. Buraya her şeyi not etmiş olabilirim. Blog tanıtım yazısı gibi oldu biraz ama bi şeylere başlamadan onu tanımaya çalışmak lazım.
       Şu sıralar yalnızlık hissi bastırdı beni. Aileden uzaklaşmak, yeni bi yerde yeni bi hayata başlamak, yeni insanlara alışmaya çalışmak. Bunlar zor işler. Yanında bi de nereye aidim, nerede aslında daha mutlu hissediyorum gibi soruları dolduruyor beynine. Alışmak sevmekten daha zor geliyor yani :)
       Bu yazıyı bu kadar kısa kesmek istemiyorum. Buraya defterinin arkasına karaladığım gibi karalamak istiyorum. Bazen birilerine sinirlenip yazmak bazen çok mutlu olduğumu paylaşmak istiyorum. Neden? Çünkü buraya baktıkça o an nasıl hissettiğimi görüyorum sonraları bakıp ne kadar doğru ne kadar yanlış düşündüğümü görebiliyorum. Yazmak güzel şey. Okumak, sizinle aynı şeyleri paylaşan insanlar bulmak daha güzel. Buraya yazıyorum çünkü bi şey yazıyorsanız okunsun istiyorsunuz ama bunun ne kadar okumaya değer bi şey olduğu tartışılır. Tartışılır ama eleştirilemez. Eleştirmek için daha iyisini yapmış olmak gerekir. Bizim en iyi olduğumuz şey eleştirmek ama bunu bilen bilmeyen herkes yapıyor. Neyse ya ben nerden gelmişim ki bu konuya..
      Burada sadece yazmak istiyorum. Belki biraz bilgi veririm arada yeni öğrendiğim şeyleri yazarım bu defter arkasına. Ama genel olarak ben varım burda bir de benim eserikli temalı yazılarım.. Arada beğendiğim şarkıları paylaşırım, belki küçük küçücük detayları anlatırım burda yalnız benim fark ettiğimi sandığım..
      Ve evet sen bu yazıyı okumayı bırakmamış kişi bu bundan sonra buraya yazacaklarımın nasıl olduğu hakkında az çok bi şeyler anlatıyor. Buraya kadar sıkılmadan okuduysan ne mutlu sana. Bu blogu yazmaya lisede bi arkadaşımla karar verdik aslında belki gördün bundan önceki gönderiler onundu. Sonra vazgeçip 'ben kendime blog açacağım' dedi ve öylece gitti. Onu suçluyor muyum? Hayır, tabi ki. Sadece 'madem bu var ve öylece duruyor neden ben kullanıp biraz kirlilik yaratmayayım ki?' dedim.
       Evet bloğun çok havalı bi ismi var biliyorum. Aslında fikir babası ben sayılırım. Ama konumuz bu değil. Neyse, bunu okuyan sabırlı insan neden okudun bilmiyorum ama iyiki okudun! :) İstersen arada gelip bi okursun bilemiyorum belki de okumazsın. Zaten okumak zorunda da değilsin. Ay yine çenem düştü. Bi türlü bırakamıyorum yazmayı. Ama başlayınca da duramıyor ki insan, bi konudan ötekine öylece atlayıp yazası geliyor! Kalemi -ya da klavyeyi ya da neyle yazıyorsanız onu- eline alınca insan aklı binlerce fikirle doluyor yazdıkça yazası geliyor, her şeyi bi parça anlatası. Kalem durmuyor, fikirler geldikçe akıyor kağıda, kağıda aktıkça yenileri geliyor, onlar da yazılmak istiyor. Durduramıyor insan kendini ve ben de bu durduramayanlardanım. O yüzden yazılarını çok absürt yerlerde saçma bi şekilde bitiririm hep, sanki geri dönecekmiş hissi verir gibi veda etmeden. Bu da öyle olacak...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yakınmalara Geldim

Başlıklarda iyi değilim biliyorsun...